İran devletine ait İRNA Haber Ajansı, Aralık 2022 tarihinde yayınladığı bir yazıda İran’ın kuzeybatısında bulunan ve bölge ekolojisi açısından oldukça önemli bir sorun haline gelen Urmiye Gölü’nün kurumasının ekonomik faydalarına gönderme yaparak gölün kurumasının ekonomik faydalardan dolayı önlenmediği iddiasında bulundu. İRNA Haber Ajansı bu iddiasını şu cümlelerle aktarmış, gölün kasıtlı bir şekilde kurutulduğu imasında bulunmuştu: “Bu gölün dibinde devasa “lityum” kaynaklarının varlığı, belki de bu önemli doğal kaynakların kuruma sürecine yeterince dikkat edilmemesinin ve canlandırılmasındaki gecikmenin nedenlerinden biridir.”
Son günlerde, İran’ın çeşitli haber ajansları Urmiye Gölü’nün son üç aydaki havadan görüntülerini paylaşarak, Urmiye Gölü’ne su nakletme planının başarılı sonuçlar verdiğini aktararak Batı Azerbaycan İli Bölgesel Su Şirketi’nin Yapısal Araştırmalar Ofisi Müdürü’nün açıklamasına istinaden Urmiye Gölü’nün yüksekliğinin 29 cm arttığını yazmıştır. Ancak bu yükselme sadece geçen yıl yaz sonunun verilerine kıyasla bir artış niteliği taşımaktadır ve önümüzdeki üç ay boyunca havaların ısınması ve sıcaklıkların artacağı göz önünde bulundurursa bu yükselmenin bir başarı sayılmadığı ve önemli bir anlam taşımadığı görünecektir.
İranlı yetkililerin iddialarına paralel olarak son günlerde BM Su Araştırmaları Düşünce Kuruluşu Başkanı Kaveh Madani, Urmiye Gölü’nün son beş yıldaki durumunun uydu görüntülerini yayınladığı sosyal medya hesabında, bazı İranlı yetkililerin ve medyanın bu gölün durumunun iyileştirilmesine ilişkin iddialarını yalanladı. Öte yandan Eski Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani’nin Çevre Koruma Başkanlığı Başkanı’nın ileri sürdüğü iddiaya göre “Urmiye gölü kuruduğu takdirde 4 milyon insan bölgeden tahliye edilmelidir”. Bu göç dalgasının karşısında ise hiçbir hükümet dayanamaz. Burada dikkate alınması gereken hususlardan biri bu göç dalgasının bir kısmının Türkiye’ye doğru gerçekleşeceği olasılığıdır.
Urmiye Gölü kuruduğu takdirde bölge savaş sonrası bir arazi durumuna benzer durum yaşayacaktır. İranlı yetkili İsa Kelanteri, gölün kuruması durumunda ortaya çıkacak olan tuz fırtınalarının 400 KM uzaklığa kadar gide bileceğinden bahsediyor. Bu da İran’da Tebriz, Urmiye, Erdebil, Senendec ve hatta Zencan ve Kazvin illeri ve Azerbaycan ve Türkiye’nin bazı illerini etkiyeceği anlamına gelmektedir. Başka bir değişle Urmiye Gölü çevresinde Güney Azerbaycan Türkleri yaşamaktadır ve İran’ın gölün kurumasına kayıtsız kalması durumunda yerli bölge halkı dolaylı olarak göçe zorlanacaktır.
Urmiye Gölü’nün Kurutulmasının Nedenleri: İran neden Urmiye Gölü’nün kurumasını engelleyebildiği halde engellemedi ve hatta kasıtlı bir şekilde kurumasını hızlandırarak bölgesel ekoloji krizin meydana gelmesine yol açtı sorusu çeşitli nedenlerden kaynaklanmaktadır. Bu nedenler şu şekilde ele alınabilir:
Birincisi; merkezi hükümetin Türklerin yaşadığı bölgeyi bu sorunla yüz yüze bırakarak bölgede yaşayan insanları merkezi bölgelere göç etmeye mecbur bırakması ve tehdit olarak gördüğü Azerbaycan sorununu ortadan kaldırması ola bilir. Yukarıda da bahsedildiği gibi bu göçlerin bir kısmının Türkiye’ye doğru gerçekleşmesi bir öngörü olarak tartışılabilir.
Bir ülkenin kendi arazisinde bulunan bir bölge halkını gelecekteki muhtemel sorunlar için göçe maruz bırakması demokratik bir toplumda söz konusu olmayacağı aşikârdır. Ancak kendi uçağını ABD’ye gözdağı vereceğim diye düşüren, ülke gençlerini yaşam koşullarını protesto ettiği için idam eden ve bölgede ve dünyanın farklı yerlerinde terör gruplarını destekleyen bir yönetimin böyle bir planının olması güçlü bir varsayımdır.
İkinci olarak; ambargolar ve hükümetin bütçe sorunu söz konusudur. Küresel düzen ve istikrara meydan okuyan ve Suriye iç savaşında Esat ve terör gruplarını destekleyen ve sadece son 10 yılda 30 Milyar Dolar Suriye hükümetine borç veren bir ülkenin bütçe sorunu yaşadığından bahsetmek isabetli bir yaklaşım değildir. Ruhani hükümetinin Çevre Koruma Kurumu Başkanı Kelanteri bir açıklamasında şu ifadelerde bulunmuştur: “Bir brifingde, ülkenin eski cumhurbaşkanı Hasan Ruhani’ye Urmiye Gölü kurursa tuz fırtınasının 400 kilometreye kadar yayılacağını dedim. Tebriz şehrinin taşınmasının 500 milyar dolara mal olacağını açıkladım. Bunu karşılayamazsınız, imkânlarınız yok dedim. Ruhani, Urmiye Gölü’nü canlandırmanın maliyetinin ne kadar olduğunu sordu. En fazla bir Milyar Dolar dedim.” Kelanteri’nin iddia ettiği rakam nükleer anlaşmadan sonra İran’ın petrol satışının sadece 5 günlük satıştan elde ettiği gelire tekabül etmektedir. Başka bir değişle Urmiye Gölü’nün kurtarılması için ciddi devlet iradesi söz konusu olsaydı bütçe sorunu söz konusu olmayacaktı!
Üçüncüsü kötü yönetim meselesidir. Son beş hükümete bu konuda uyarılar yapılmasına rağmen 30 yıl içerisinde kötü yönetim ve yanlış yöntemlerden geri adım atılmamış ve ciddi bir irade ortaya koyulmamıştır.
Dördüncü olarak hükümetin her ne yapsaydı gölün kurumasını engelleyemezdi tezidir. 30 sene içerisinde farklı hükümetlerin yaptığı bir önleyici adım söz konusu olmamıştır. Dolayısı ile bu da İran ne yaptı da başaramadı sorusunu akıllara getiriyor. Kelanteri’nin ifadesi ile; “30 yıldır farklı hükümetlere gölün kuramsı sonrası yaşanacak sorunlar konusunda uyarılarda bulundum ama hiç biri dikkate alınmadı.”
Kelanteri bahse konu 30 sene içerisinde Tarım Bakanı, Çevre Koruma Kurumu Başkanı, Urmiye Gölü Canlandırma Karargâhı Başkanı olarak görevde bulunmuştur. Kelanteri’nin açıklamaları bir anlamı ile üst düzey bir yetkilinin gölün kurumasını önlemek için herhangi bir adımın atılmadığına dair açık itirafları olarak değerlendirilebilir.
Gölün Kurumasının Yol Açabileceği Ekolojik Sorunlar: İran dünyada hava kirliliği yaşayan ülkeler arasında ilk sıralarda yer almaktadır. Özellikle son yıllarda Azerbaycan şehirlerinde trafik ve sanayiden dolayı yaşanan hava kirliliğine ek olarak tuz fırtınaları da eklenecektir. Hastalıklar, tarım arazilerinin çöle dönüşmesi, hayvanların telef olması ve doğal afetler, gölün kuruması sırasında ortaya çıkan sonuçlardır. Bazı uzmanlar gölün kurumasının çevrede ve insanlarda genetik değişikliklere de yol açacağından bahsetmektedirler.
Gölün Kurumasının Yol Açabileceği Ekonomik Sorunlar: Ruhani hükümetinin Çevre Koruma Kurumu Başkanı İsa Kelanteri’nin dediği Tebriz’in taşınması için gereken 500 milyar dolar dışında, bölgenin ekonomisi tarıma bağlıdır ve tarım arazilerinin yok olması bölge halkının işsiz kalması ve göç etmesine neden olacaktır. Bu işsizlik krizi sadece gölün etrafı değil belki Kelanteri’nın değişiyle 400 KM kadar tuz fırtınasının hareketi Azerbaycan şehirlerinin birçoğuna olumsuz şekilde etkileyecektir.
Gölün Kurumasının Yol Açabileceği Siyasal Sorunlar: Son 20 yıl içinde gölün kurumasına kayıtsız kalan hükümete karşı milliyetçi-çevreci söylemlerin gelişmesi her halde İran İslam Cumhuriyeti rejiminin arzu ettiği bir mevzu değildir. Eskiden ayrımcılığı hisseden Türkler genellikle elit kesimden oluşmaktaydılar ve gölün kurumaya başlaması ve rejimin bu konuda girişimde bulunmaması, oyalama siyaseti gütmesi ve yalan söylemesi milliyetçi-çevreci söylemin geniş çapta yayılmasına neden olmuştur. Özellikle seçim zamanında gölü canlandırmağın adayların kampanyaları arasında dil ve ana dilinde eğitim ile birlikte seçim kampanyalarına dâhil edilmesi bu meselenin önemini göstermektedir. Ancak herhangi bir adımın atılmaması zaman zaman itirazlar ve sosyal medya üzerinden geliştirilen kampanyalara da neden olmuştur. Bu itirazların sokaklarda geniş bir hal alması rejimin karşı karşıya kalacağı, ödenmemiş en ağır siyasi fatura olacağı ileri sürülebilir.
Görünen o ki İran ambargoların olmadığı ve petrol satışından yüksek gelir elde edebildiği bir dönemde herhangi bir girişimde bulunmadıysa ve bazı ülkelerin bu konuda yardım önerisini geri çevirdiyse, şimdi ekonomik sıkıntılarla yüz yüze kalan rejimin etkili bir adım atması beklenmemektedir. Özellikle lityum kaynağı da bulduysa!