Teosofi Cemiyeti ve Fars Milliyetçiliğinin Ortaya Çıkışı- Ata Şahit

Son yüz senede Doğu Dünyası’nın en etkili ezoterik topluluğu olan Teosofi Cemiyeti, Doğu insanının evren anlayışını önemli ölçüde etkileyen merkezlerden biri olmuştur. Bu cemiyetin etki alanı Uzak Doğu’dan Ak Deniz kıyılarına kadar uzanırken bu coğrafyada yaşayan bütün din, mezhep ve inanç sistemleri üzerinde çeşitli siyasal, sosyal ve kültürel etkileri olmuştur. Bu cemiyetin İran özelinde en önemli etkisi ise Aryan ırkı temelinde Fars milliyetçiliğinin ortaya çıkışı ve İranşehir İdeolojisi olarak bilinen Büyük İran Ütopyası’nın yaygınlaşmasında oynadığı rol olmuştur. Bu yazıda Teosofi Cemiyeti’nin kısa tarihi ele alındıktan sonra Fars milliyetçiliğinin ortaya çıkışında oynadığı rol ana hatları ile ele alınmıştır.

Teosofi kavramı Teosofi Cemiyeti’nin ismi ve öğretileri ile özdeşleşen bir kavram olarak öne çıkmaktadır. Etimolojik olarak Theos (İlah) ve Sophia (Hikmet) sözcüklerinden oluşan ve İlahi Hikmet anlamına gelen teosofi kavramı günümüzde çeşitli ezoterik düşünce ve eğilimleri ifade etmek için kullanılmaktadır. Teosofi kavramının kullanımı eski çağa kadar uzanmaktadır ve tarih boyunca birçok filozof ve teolog tarafından farklı anlamlarda kullanılmıştır [1]. Fakat Teosofi Cemiyeti’nin 1875 yılında kurulması ve büyümesi ile birlikte bu cemiyetin öğretileri ile özdeşlemiştir. Doğu okültizminin en önemli temsilcisi olan Teosofi Cemiyeti, Asyalı insanın yakın çağ kültürü üzerinde önemli etkileri olmuştur. Bu etkiler dini etkilerden siyasi ve sosyal etkilere kadar geniş bir yelpazede gerçekleşmiştir. Nitekim bugün Asya genelinde ve çeşitli dinler adı altında faaliyet gösteren ezoterik, batini ve irfanî grupların öğretilerinde Teosofi Cemiyeti’nin öğretilerinin izleri açık bir şekilde görünmektedir.

Teosofi Cemiyeti, 1875 yılında Helena Petrovna Blavatsky önderliğinde ABD’nin New York kentinde kuruldu. Düşünce önderliğini Helena Petrovna Blavatsky’nin yaptığı bu cemiyetin tüzel ve resmi kurucu başkanı Henry Steel Olcott olmuştur. Teosofi Cemiyeti, yedi sene New York’ta faaliyet gösterdikten sonra 1882 yılında merkezini Hindistan’ın Mumbai şehrine taşıdı. Teosofi Cemiyeti’nin 52 ülkede şubesi bulunmaktadır. Fakat en önemli merkezleri Londra, New York ve Hindistan’ın Chennai kentidir. Teosofi Cemiyeti’nin öğretilerinin temeli ve genel çerçevesini Helena Petrovna Blavatsky’nin dört ciltlik “Gizli Öğreti” isimli eseri oluşturmaktadır. Bu eser bir anlamı ile Teosofi Cemiyeti’nin kutsal kitabı sayılmaktadır [2]. Modern Teosofi Hareketi olarak da bilinen Teosofi Cemiyeti, insanın ilahi mertebeye yükselmesinde reenkarnasyonu bir araç ve Nur Kardeşler olarak ismini verdiği Mahatmaları manevi rehberler olarak kabul etmektedir. Teosofi Cemiyeti’nin öğretilerine göre her bir insanın ilahi mertebeye yükselmesinde başvurması gereken en önemli özel yetisi her bir kişinin doğasında bulunan gizli ve sihirli güçlerdir. Telepati gibi doğaüstü güçlere sahip olduğu ve Nur Kardeşler ile irtibatta olduğunu iddia eden Helena Petrovna Blavatsky vefat ettiği dönemde dünya genelinde yüz bini aşkın takipçisi olduğu ve bu yüz bin kişinin masonik bir yapılanma ile Teosofi Cemiyeti bünyesinde örgütlendiği bilinmektedir. Teosofi Cemiyeti’nin öğretileri en çok Hindu öğretilerinden etkilenmiştir ve Helena Petrovna Blavatsky, eserlerinde en çok Hinduizm ve Jakob Böhme’nin fikirleri arasında sentez oluşturmaya çalışmıştır. Fakat Helena Petrovna Blavatsky bu iddiayı reddetmektedir ve kaleme aldığı yazıların kendi sözleri olmadığı ve Nur Kardeşleri’nin ona söylediği ve kalbin ilham olduğu sözler olduğunu iddia etmektedir. H. P. Blavatsky, Kayıp Üstatlar ya da Nur Kardeşler olarak andığı bu manevi rehberler ve insanüstü varlıkların isimlerinin Moria, Kut Homi ve Serapis olduğunu yazmaktadır [3].

Teosofi Cemiyeti ile ilgili dikkat çeken bir diğer husus bu cemiyetin logosudur. Bir anlamı ile cemiyetin düşüncelerini özetleyen bu logo, cemiyetin senkretik bir düşünce yapısına sahip olduğunu da açık bir şekilde göstermektedir. Teosofi Cemiyeti’nin logosunda kullanılan simgeler Om, Svastika, Davud’un Yıldızı, Ankh ve Ouroboros simgelerinden oluşmaktadır. Bu simgeler içinde Om, Hinduizm’in en kutsal hecesini, Nil’in anahtarı olarak da bilinen Ankh antik Mısır ilahlarını ve kendi kuyruğunu ısıran bir yılan şeklinde resmedilen Ouroboros ise kendini yaratmayı ve doğanın ebedi döngüsünü sembolize etmektedir.

Teosofi Cemiyeti’nin faaliyetleri özellikle de öğretileri birçok felsefeci ve teolog tarafından eleştirilmiş ve Helena Petrovna Blavatsky birçok kişi tarafından sahtekârlıkla suçlanmıştır. Bu eleştirenler içinde en ünlü ve açık eleştiri ünlü düşünür Rene Guenon tarafından yapılmıştır. Teosofi Cemiyeti ile ilgili özel bir çalışma kaleme alan R. Guenon, yazdığı Theosophy: History of a Pseudo Religion isimli eserinde Teosofi Cemiyeti’nin öğretilerinin klasik teosofizm ile herhangi bir ilgisi olmadığını ve Helena Petrovna Blavatsky’nin sadece bir sahtekârdan ibaret olduğunu yazmıştır [4]. Benzer bir şekilde Helena Petrovna Blavatsky’nin hayatta olduğu dönemde Britanya Psişik Araştırmaları Derneği (Society for Psychical Research) tarafından Teosofi Cemiyeti hakkında yapılan araştırmada Helena Petrovna Blavatsky’nin sadece sahtekâr bir casustan ibaret olduğu ileri sürülmüştür. İngiliz Hükümeti’nin talebi üzerine Britanya Psişik Araştırmaları Derneği tarafından yapılan bu araştırma ve hazırlanan raporun sonucuna göre Teosofi Cemiyeti, Rus gizli servisi tarafından yaratılmış ve desteklenmiş bir merkez olarak sunulmuştur.

Teosofi Cemiyeti ile ilgili dikkat çeken bir diğer husus bu cemiyetin mensuplarının İran’da Fars milliyetçiliğinin ortaya çıkışında oynadığı etkin rol olmuştur. Teosofi Cemiyeti’nin mali kaynakları incelendiğinde en çok Hindistan’ın zengin Zerdüşti Parsileri tarafından finanse edildiği ve en büyük mali hamisinin Hindistan Parsileri Büyükleri Topluluğu olduğu görünmektedir. Nitekim Teosofi Cemiyeti’nin kayıtlarına göre bu cemiyetin en büyük sponsorları içinde Hindistan’ın zengin Zerdüşti Parsi iş adamlarından olan Kavusci Mihirvanci Şeruf, Ovusci Mihirvanci Şeruf, Fermürz Rüstemci Cuşi, Sührabci İdelci Varden ve Rüstemci Kavusci Zabüli gibi isimlerin olduğu görünmektedir. Hindistan Parsileri Büyükleri Topluluğu’nun İran tarihinde oynadığı en önemli rol bu topluluğa mensup Ardeshir Ji Reporter ve oğlu Shapoor Reporter aracılığıyla gerçekleşmiştir. Hindistan’ın Zerdüşti Parsilerinden olan Ardeshir Ji Reporter, 1893 yılından 1933 yılına kadar 40 sene boyunca İngiliz gizli servisinin İran sorumlusu olarak Tahran’da yaşamış ve Pehlevilerin iktidara gelmesinin kilit ismi olmuştur. Bir casustan öteye bir siyasi entrikacı ve politika koyucu olan Ardeshir Ji Reporter’in bölge tarihinde oynadığı rol Gertrude Bell’in oynadığı rol ile kıyaslanmaktadır [5]. Ardeshir Ji Reporter’in ölümünden sonra oğlu Shapoor Reporter 1947 yılından 1979 yılına kadar İngiliz gizli servisinin İran sorumlusu olarak Tahran’da görev yapmıştır.

İran’da Fars milliyetçiliğinin sistematik bir düşünce biçimi olarak ortaya çıkışı İranşehir Dergisi’nin ismi ile özdeşleşmiştir. 1922 yılından 1927 yılına kadar Berlin’de yayınlanan bu dergi İran’da Fars milliyetçiliği ve İranşehir ismiyle bilinen Büyük İran Ütopyası’nın kurucularından biridir. Kave Dergisi ile birlikte bu dergide yayınlanan yazılar Pan-İranizm’in kavramasal çerçeveye oturtmasında önemli rol oynamış ve bu iki dergide sunulan tarih ve kültür tezleri Pehlevi Hanedanı’nın resmi devlet ideolojisi haline gelmiştir. Bununla birlikte bu iki dergide faaliyet gösteren bütün yazarlar Pehlevi Hanedanı döneminde devletin en önemli kültür politikaları koyucuları ve etkili bürokratları konumuna yükselmiştir. İranşehir Dergisi bağlamında dikkat çeken ilginç husus bu derginin kurucusu olan Hüseyin Kazımzade’nin Teosofi Cemiyeti’nin resmi üyesi olması ve İranşehir Dergisi’nin çeşitli sayılarında Teosofi Cemiyeti’nin propagandasını yapması olmuştur. Hüseyin Kazımzade dışında birçok Fars milliyetçisi ideologun Teosofi Cemiyeti sempatizanı olduğu bilinmektedir. Fakat Hüseyin Kazımzade bunu en açık bir şekilde ifade eden ve hayatını bu cemiyete adayan sima olmuştur. Nitekim H. Kazımzade, İranşehir Dergisi’nin 11. sayısında Teosofi Cemiyeti ile ilgili şu sözleri kaleme almıştı: “Tasavvuf Hz. Âdem’den beri var olmuş ve yeryüzü hiçbir zaman Allah evliyalarından boş olmamıştır. Teosofi takipçileri de teosofizmin âlemin yaradılışından beri var olduğuna inanmaktadırlar. Yerküresinin tarihinin her bir döneminde Allah Teâlâ bir sıra bendelerine kendi hikmetini bahşetmiş ve kutsal ruhun feyzinden faydalanmalarını sağlamıştır. Böylece kendi hükümlerinin uygulanması ve insanoğlunun eğitim ve öğretimini bu kişilere vermiş ve bu güne kadar da bu kişilerin elindedir. İnsanoğlunun evriminin rehberleri, kaderin uygulayıcıları, üst ve alt âlem arasındaki irtibatı sağlayanlar ve ırkların öğretmenleri ve eğiticileri olan bu kişilere “Büyük Kardeşler” ya da “Beyaz Kardeşler” yani “Nur Kardeşler” denmektedir… Bu Nur Kardeşler ışık saçanlar, sırat-ı müstakim rehberleri ve beşerin temiz yürekli merhametli eğiticileridirler… Bu “Nur Kardeşler Silsilesi”nin her biri dönemin bir Hızır’ıdır ve Hızır gibi istedikleri her yerde ortaya çıkıp yetenekleri olanları hidayete erdirebilirler. Fakat her bir göz onları göremez, belki Hızır görebilen açık batın göz olması gerekiyor… Bu gayb âlemi ricalinin sahip olduğu güç sonsuzudur, fakat beşerin aklı yarım olduğu için bu güce sihir ya da mucize ismi verir. Bu güçlerin birçoğu Teosofi Cemiyeti’nin ortaya çıktığı ilk yıllarda halkın dikkatini çekmek amacıyla ortaya konuldu. Nitekim birçoğunun geçerli evrak ve belgeleri hatta gayb ricalinin kalemi ile yazılmış olan ve birçok toplantıda havadan inen belge ve mektupların resimleri Avrupa’nın önemli dillerinde yayınlanan Teosofi kitaplarında yayınlanmıştır [6]”. Hüseyin Kazımzade 1936 yılında İran’dan İsviçre’ye taşındı ve 1962 yılında vefatına kadar hayatını Teosofi Cemiyeti’nin öğretilerinin yaygınlaşmasına adadı. Pan-İranist düşüncenin Teosofi Cemiyeti ile ilişkisi sadece kurucu isimlerine sınırlı değil ve bugün İran’da Aryan ırkı temelinde Fars milliyetçiliği ve Büyük İran Ütopyası’nın temsilcileri ve önde gelen ideologları olarak bilinen isimlerin Teosofi Cemiyeti’ne yakın oldukları bilinmektedir. Örneğin Seyyid Cevad Tebatebai’nin vefatından sonra İranşehir düşüncesinin en önemli ideologu olan Şervin Vekili, Teosofi Cemiyeti’ne yakın bir isim olarak öne çıkmaktadır. İran Sosyoloji Topluluğu’nun Tarih Sosyolojisi Masası Sorumlusu ve Raga Güneş Kültür Merkezi’nin Kurucu Başkanı olan Şervin Vekili, seksen cilde yakın kitap kaleme almıştır. Şervin Vekili, kaleme aldığı bu seksen eserinin çoğunluğunda Aryan ırkı ve Pers medeniyetinin üstünlüğü tezini savunmaktadır. Fakat Şervin Vekili’nin eserleri ve bazı konuşmalarında dikkat çeken husus Hüseyin Kazımzade gibi Teosofi Cemiyeti’ne duyduğu ilgi ve sempatidir [7].

Özetle 1875 yılında ABD’de kurulan ve 1882 yılında merkezi Hindistan’a taşınan Teosofi Cemiyeti son yüz senede Doğu Dünyası’nda ortaya çıkan birçok ezoterik, batini ve irfanî grup üzerinde önemli etkileri olmuştur ve Doğu insanının inanç sistemini önemli ölçüde etkilemiştir. Bu cemiyet ile ilgili dikkat çeken hususlardan biri Aryan ırkı üstünlüğüne inan kişilerin bu cemiyete yakın durması olmuştur. Nitekim İran’da Aryan ırkının üstünlüğü ve Büyük İran Ütopyası’nı savunan ve Pan-İranist düşüncenin kurucuları olarak bilinen ideologların önemli bir bölümünün bu cemiyete üye olduğu bilinmektedir.    

Son Notlar

[1] Teosofi kavramının kapsamlı tanımı için bakınız: Faivre, Antoine, “Theosophy”, The Encyclopedia of Religion (ER), Ed. Mircea Eliade, New York: The Macmillan Co. 1987, C. XIV, s. 465-469.

[2] Bu eser Türkiye’de Rüya S. Uğurlu tarafından Türkçeye tercüme edilmiş ve Mitra Yayınları tarafından yayınlanmıştır. Mitra Yayınları’nın eserleri genellikle Teosofi Cemiyeti ile ilgilidir ve bu cemiyetin öğretileri hakkında detaylı bilgi bu yayınevinin tercüme ettiği kitaplar vasıtası ile sağlanabilir. Örneğin bakınız: Petrovna Blavatsky, Helena. (2019).  Gizli Öğreti 1. Cilt. (Çev. S. Uğurlu, Rüya). İstanbul: Mitra Yayınları.

[3] Helena Petrovna Blavatsky hakkında daha detaylı bilgiler için bakınız: Gül, Ali. (2016). Helena Petrovna Blavatsky ve Modern Teosofi: Tarih ve Öğreti. İstanbul: İz Yayıncılık.

[4] Bu eser ile ilgili bakınız: Guenon, Rene. (2004). Theosophy: History of a Pseudo Religion. (Trans. Moore, Alvin, etc.). New York: Sophia Perennis.

[5] Ardeshir Ji Reporter’in hayatı ve İran tarihinde oynadığı kader belirleyici rol ile ilgili bakınız: Hazai, Hüseyin. (2011). Zendegi-e Siyasi-e Ardeshir Reporter. Tahran: Emir Kebir Yayınları.

[6] Bakınız: Kazımzade, Hüseyin. (1 Behmen 1305 Hicri Şemsi- 22 Ocak 1927). Teosofi. İranşehir Dergisi. Yıl. 4. Sayı. 11.

[7] Şervin Vekili’nin eserleri içinde en çok dikkat çeken eserler “İnsan’ın Evrimi”, “İranî İlahların Mitolojisi”, “İran, Yolların Medeniyeti”, “Ahameniş Kiros’un Tarihi”, “Parsi Kimlik” ve “Ferşgerd” kitapları olmuştur. 

İlginizi Çekebilir

20. Yüzyılın Başlarında Güney Azerbaycan’da Okulların Durumu- Dr. M. Rıza HEYET

Türk Kacar hanedanının yıkılmasından önceki yıla (1924) ait veriler; Güney Azerbaycan’da eğitim bütçesi, okulların durumu,